Kusurlu fiil ne demek ?

Kaan

New member
Kusurlu Fiil Nedir? Samimi Bir Giriş

Dil bilgisi üzerine kafa yormayı seven biri olarak her zaman dikkatimi çeken konulardan biri de “kusurlu fiil” olmuştur. İlk kez duyduğumda “kusurlu” kelimesi bana eksik ya da bozuk bir şey çağrıştırmıştı. Oysa Türkçede kusurlu fiil, belli çekimlerde kullanılmayan veya bütün zaman kiplerine uymayan fiillerdir. Yani dilin içindeki boşlukları gösteren bir işarettir. İlginçtir ki, bu boşlukların yorumu kişiden kişiye değişiyor. Erkeklerin daha çok kurallara, verilere ve kesinliklere yaslanan bakış açılarıyla kadınların duygusal, toplumsal ve bağlamsal yaklaşımları arasında ciddi bir fark var. Bu fark, forumda verimli bir tartışmaya da zemin hazırlayabilir.

Kusurlu Fiilin Dilbilgisel Tanımı

Kusurlu fiil, Türkçede her zaman kipinde kullanılmayan fiillerdir. Yani dilin kurallarına göre bazı kiplerde çekimlenmezler. Mesela “gerek” fiili geniş zaman veya gelecek zamanda çekimlenebilir ama diğer kiplerde kullanılmaz. Yine “mümkün” ya da “lazım” gibi yapılar aslında fiil gibi işlev görür, ama kusurlu oldukları için bütün çekimlere uymazlar. Bu durum, Türkçedeki fiil sisteminin hem esnekliğini hem de sınırlarını gösterir.

Dilbilgisi açısından bu fiiller “eksiklik” gibi görünse de aslında dilin doğallığının bir parçasıdır. Çünkü her dil, kendine özgü kısayollar ve kullanım kalıpları yaratır. Kusurlu fiil de bu kalıpların doğal bir sonucudur.

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı

Forumlarda sıkça gördüğüm bir şey var: Erkek üyeler, konuyu daha çok kurallar, örnekler ve veriler üzerinden tartışıyorlar. “Kusurlu fiil budur, şu şu kiplerde kullanılmaz, işte örnekleri” gibi net, kesin ve sınıflandırıcı açıklamalar getiriyorlar. Bu yaklaşımda mantık, sistematiklik ve düzen ön planda.

Eleştirel açıdan bakıldığında bu tavır, konuyu berraklaştırsa da bazen daraltıcı oluyor. Çünkü sadece dilbilgisi kuralı üzerinden düşünmek, kusurlu fiilin dil ve toplum içindeki etkilerini gözden kaçırabiliyor. Erkeklerin bu veri odaklı tavrı, netlik sağlıyor ama esnek yorumlara kapıyı kapatabiliyor.

Burada forum üyelerine sorayım: Sizce dil, sadece kuralların bütünü müdür yoksa toplumsal ve duygusal bağlamları da işin içine katarak mı anlaşılmalıdır?

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yönelimli Yaklaşımı

Kadın üyeler ise kusurlu fiil meselesini genellikle daha geniş bir çerçevede ele alıyor. “Dil yaşayan bir organizmadır, kusurlu fiil aslında toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenir” gibi yorumlarla meseleyi insan ilişkilerine ve duygusal bağlama oturtuyorlar. Onlara göre kusurlu fiil, sadece teknik bir eksiklik değil, aynı zamanda toplumsal iletişimin bir yansımasıdır.

Mesela bir kadın forum üyesi, “gerek” fiilinin kullanımını tartışırken bunu toplumsal zorunluluklarla ilişkilendirebiliyor: “Bize sürekli ‘gerek’ denilmesi, toplumun bireyler üzerindeki baskısını da göstermez mi?” diyebiliyor. Bu bakış açısı, dil ile toplum arasındaki bağı canlı biçimde ortaya koyuyor.

Bu noktada da bir soru ortaya çıkıyor: Sizce kadınların toplumsal bağlam üzerinden yaptığı yorumlar, dilbilgisel tartışmalara derinlik mi katıyor yoksa konuyu fazla duygusallaştırıyor mu?

Karşılaştırmalı Bir Bakış

Erkeklerin kusurlu fiile yaklaşımı daha çok bir mühendis gibi: kuralları belirlemek, sistemi analiz etmek, örneklerle kanıtlamak. Kadınların yaklaşımı ise daha çok bir sosyolog gibi: bağlamı, kültürel etkiyi, duygusal anlamları işin içine katmak.

Bir örnekle düşünelim:

- Erkek bakış açısı: “Kusurlu fiil, şimdiki zaman kipinde çekimlenmeyen fiildir. Mesela ‘gerek’. Bu dilbilgisel bir eksikliktir.”

- Kadın bakış açısı: “‘Gerek’ kelimesinin yaygınlığı, toplumda yükümlülük ve zorunluluk kavramlarının baskınlığını gösteriyor. Bu sadece dilbilgisel değil, toplumsal bir durum.”

Her iki bakış açısı da kendi içinde haklı. Ama ikisini birlikte değerlendirdiğimizde dilin hem teknik hem de kültürel boyutunu görebiliyoruz.

Kusurlu Fiilin Kültürel Yansımaları

Dil sadece kurallardan ibaret değildir; o aynı zamanda toplumun aynasıdır. Kusurlu fiillerin varlığı, aslında Türkçenin ihtiyaçlarını ve sınırlarını yansıtır. Mesela “lazım” sözcüğü, Türk toplumunda görev ve zorunlulukların ne kadar önemli olduğunu gösterir. Bu açıdan bakıldığında kusurlu fiil, sadece dilbilgisel değil, aynı zamanda kültürel bir göstergedir.

Peki, forumdaki arkadaşlar, sizce kusurlu fiillerin bu toplumsal yönü dilin doğallığını mı gösteriyor yoksa birey üzerindeki baskıyı mı?

Dil, Kural mı Duygu mu?

Erkeklerin nesnel ve veri odaklı yaklaşımıyla kadınların duygusal ve toplumsal yorumları arasında aslında bir çatışma değil, tamamlayıcılık var. Dil hem kuraldır hem de duygudur. Kusurlu fiil meselesi, bu ikili yapıyı çok iyi temsil eder. Eğer sadece kurallara bakarsak resmi görürüz ama ruhu kaçırırız. Eğer sadece duygulara odaklanırsak bu kez de sistematikliği kaybederiz.

İşte forumda asıl tartışmamız gereken şey bu: Dil dediğimiz şey, hangi noktada kuraldır, hangi noktada duygu?

Forum Tartışması İçin Sorular

1. Sizce kusurlu fiiller dilin eksik yönlerini mi, yoksa doğal gelişimini mi gösterir?

2. Erkeklerin veri odaklı açıklamaları mı yoksa kadınların toplumsal yorumları mı daha ikna edici?

3. Kusurlu fiillerin kültürel bağlamı hakkında ne düşünüyorsunuz?

4. Dil kurallarını tartışırken duygusal ve toplumsal boyutları dikkate almak gerekir mi?

Sonuç

Kusurlu fiil konusu, sadece dilbilgisel bir ayrıntı değil, aynı zamanda dilin doğası ve toplumun zihniyeti hakkında çok şey söyleyen bir alan. Erkeklerin kurallara dayalı yaklaşımı ile kadınların duygusal ve toplumsal yorumları, bu konuyu iki farklı açıdan aydınlatıyor. Gerçek derinliği ise bu iki yaklaşımın birleşiminde buluyoruz. Çünkü dil, hem matematiksel bir sistemdir hem de toplumsal bir ruhtur.

Peki forum dostları, siz hangi tarafta kendinizi daha yakın hissediyorsunuz: kuralcı netlik mi yoksa duygusal derinlik mi?