Yılın ikinci Güneş tutulması Türkiye’den izlenebilecek

zitzit

New member
Yılın ikinci Güneş tutulması Türkiye’den izlenebilecekBu yıl ikinci kez parçalı Güneş tutulması gerçekleşecek. Tutulma, 25 Ekim’dahi Avrupa, kuzeydoğu Afrika ve Orta Asya’dan görüntülenebilecek.


2022’nin yılının ilk Güneş tutulması 30 Nisan’bile gerçekleşti
Güneş lekeleri ve Risale-i Nur
Kainat Kitabı’nda tek ilk henüz gerçekleşti
Kâinatın en yoğun fotoğrafıyla tefekkür saati…
Kâinatın sırlarını uygulama yolunda yeni keşifler
İlk kez paylaşıldı – Güneş’ten 4 milyon kat yetişkin…
Sadettin Önal’ın yazısı: WEBB dahi Hz. Âdem’in (kakım) gördüğünü görecek mi?
Tefekkür için biraz susalım!

Bilim, “Allah var” debba


2022’nin ikinci Güneş tutulması, yerde hafta salı günü gerçekleşecek. Güneş tutulması, İzlanda, Avrupa, Kuzey-şark Afrika, Ortadoğu, Batı Asya, Hindistan, Batı Çin’takt gözlenebilecek. Tutulmanın Rusya’dan görülecekği maksimum noktada, Güneş’in tam olarak yüzde 82’si Ay tarafından tutulacak. Avrupa’bile ise yüzde 15-30 oranında kısmı görünecek. Tutulma Türkiye saati ile 12:40 ve 15.05 saatleri arasında meydana gelecek. Tutulmanın maksimum evresi ile 13.50 olacak. Bu sürede Güneş diskinin yüzde 50’si örtülecek.



Parçalı güneş tutulması sırasında ne olur?

Yeni Ay, görünmez olacak şekilde Güneş’in önüne geçmeye başlar. Parçalı güneş tutulmasında Ay yavaş yavaş Güneş’i kapatır. Tam kavuşuma ulaştığı noktadan hemen sonra parçalı tek şekilde tekrar Güneş’in önünden çekilir ve tutulma biter.

***​

Benzer içerikleri okumak için tıklayınız:

2022’nin yılının ilk Güneş tutulması 30 Nisan’bile gerçekleşti
Güneş’in ve Ay’ın tutulmaları, Küsuf ve Husuf namazlarının vaktidir
28 milyar ışık yılı mesafedeki yıldız görüntülendi: ”Keşfedilen en uzak yıldız”
İşte Güneş’in yeni fotoğrafı – Cenab-ı Hakk’ın ‘Nur’ ismine kesif tek yolunda olan Güneşimizi tefekkür edelim
Hubble’ın halefi Webb yörüngesine yerleşti
Sadettin Önal’ın yazısı: WEBB dahi Hz. Âdem’in (kakım) gördüğünü görecek mi?
“Yıldızları dinleyecek” gönüllüler aranıyor

Gök taşlarında malûmat var

***​

TEFEKKÜR HAKKINDA…

San’at ve hikmetle yaratılan Kainat Kitabı’nda tefekküre sevk fail ve harika yaratılış karşısında hayran bırakan her zerrelerden yıldızlara kadar her hadise titiz nazarları “Bir köy muhtarsız olmaz, tek iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, tek harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?”(Sözler Onuncu Söz, 53) hakikatinin penceresinden Cenab-ı Hakk’a çeviriyor.

Bu doğrultudaki her gelişmeyi Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur’bile uyanıklık çektiği hakikatler çerçevesinde değerlendirerek ‘Kainat Kitabı’nda Tasarrufat-ı İlahiyi( Cenab-ı Allah’ın tasarrufları) müşahede (gözlemleyerek) ederek tefekkür edebiliriz. Hârika tek kudret-i Samedâniyeyi ( Allah’ın Kudreti), lezzetli tek hayret ile seyredebiliriz.”



”Her akraba, birer yörüngede ada, durur…”

“Ay için dahi kimi safhalar, duraklar tâyin ettik; dolaşa dolaşa, nihayet eski hurma salkımının çöpü gibi kuru, sarı, kavisli tek hâle gelir. Ne güneş aya kavuşabilir, ne gece gündüzün önüne geçebilir. O gök cisimlerinden her akraba, birer yörüngede ada, durur…” (Yasin Suresi, 36/39, 40)

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’bile hikmetle yaratılan Kainat Kitabını, Kur’zihin-ı Hakim’in dersiyle okurken ve okuturken Güneş’i, Cenab-ı Hakk’ın Esmaü’l-Hüsnasından Nur ismine kesif tek ayine ve Dünya sarayının kubbesinde yetişkin tek elektrik lambası gibi tabirlerle tarif etmektedir ve nazarları, eserden sanatkara yönelmek prensibiyle Kadir Hayy ve Kayyum olan Rabbimize çevirmektedir.

***​

Tefekkürün faziletleri

Risale-i Nur, yeniden sona eksiksiz satırlarında tefekkürü ibadet haline getirmiş; “Bir saat tefekkür, tek sene ibadetten hayırlıdır.”6 Hadisinin feyiz ve bereketine mazhar olmuş tek tefekkür ummanıdır.

“Âyet, Hadis ve Risale-i Nur’a göre tefekkürün önemi nedir?”

Konuyla ilgili son basamak önemli makalenin devamını okumak için tıklayınız:

http://www.özel.com.tr/suleyman-kosmene/tefekkurun-faziletleri_216654


***​

Kainat Kitabı’nda her zihin ve her saniye yeni tek tefekkür saati…



Tefekküre davetlisiniz…

Benzer içerikleri okumak için tıklayınız:

100’takt fazla kara dar bulundu


Dünyaya en yakın kara dar keşfedildi

Milyarlarca yıldır sönmeden yanan elektrik lambaları

Jüpiter ve Satürn’takt tefekkür daveti


21 Aralık gecesine uyanıklık!

Gün batımının ilmî tefekkürü


Coğrafyacı gözüyle – 1

Coğrafyacı gözüyle: Bol tefekkürlü geceler dilerim

Dünya’ya 1000 ışık yılı uzaklıkta tek kara dar keşfedildi

Güneş’açınık 77 milyon kilometre yaklaştı




“1998 OR2” adı verilen korkunç göktaşı Dünya’nın yakınından geçecek

”Yaratıcıya olan kesin inancımızı onaylıyor”

Bilim yaratılışı doğruluyor

İslâm Bilimle çatışmaz

Yaratılış kavramı nasıl anlaşılmalıdır? İki yaratılış kavramı: İbda ve inşâ

Tabiat Risalesi okumaları: Evrim mi ibda ve inşa mı?

Tabiat Risalesi okumaları: Evrim bize ne söyle(ye)mez?

Einstein’ın o teorisi doğrulandı


Dağlar bize ne söylüyor?



170 yıl önce patlamış

Risale-i Nur’u okuyan kâinat kitabını okuyabilir

‘Her akraba, birer yörüngede ada, durur” Merkür’ün Güneş’in önünden geçişi…

Hâlık-ı Kâinat’ı hatırlatan sistem: Altın Oran

Medresetüzzehra tek Esma okuludur

Tefekkür penceresi: Ağaçlardaki sistem hayret uyandırdı..


Kainattaki tağyir ve tebdil

Kainat Kitabı’nda tetkikat sürüyor: Daha önce meçhul 300 1000 galaksi keşfedildi




30 milyon ışık yılı uzaklıkta boyu galaksi görüntülendi

2019’bile tefekkürün zirve yapacağı geceler

Daha önce hiç şahit olmadığınız görüntüler

”Yaratıcıya olan kesin inancımızı onaylıyor”

Güneş’açınık en uzak şekilde konumlandırılan gövde

Güneş’in ikizi keşfedildi

Yıldızlararası bölgeye ulaştı: Voyager 2’nin gönderdiği veriler Dünya’ya 17 saatte ulaşıyor


***​

GÜNEŞ, CENAB-I HAKKIN EMRİNE MUSAHHAR YARATILMIŞ BİR LAMBADIR

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’bile hikmetle yaratılan Kainat Kitabını, Kur’zihin-ı Hakim’in dersiyle okurken ve okuturken Güneş’i, Cenab-ı Hakk’ın Esmaü’l-Hüsnasından Nur ismine kesif tek ayine ve Dünya sarayının kubbesinde yetişkin tek elektrik lambası gibi tabirlerle tarif etmektedir ve nazarları, eserden sanatkara yönelmek prensibiyle Kadir Hayy ve Kayyum olan Rabbimize çevirmektedir.



İşte Güneş’le ilgili Risale-i Nur’dan bazen aksam ve tariflemeler;

(…) On Dokuzuncu Sözün âhirinde ispat edildiği gibi, وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا 1 deki tecrî kelimesi şöyle tek üslûb-u âliye pencere açar. Şöyle ki: Tecrî lâfzıyla, yani “Güneş dönen” tabiriyle, kış ve yaz, gece ve gündüzün deveranındaki muntazam tasarrufât-ı kudret-i İlâhiyeyi ihtarla, Sâniin azametini ifham fiyat ve o mevsimlerin sahifelerinde kalem-i kudretin yazdığı mektubat-ı Samedâniyeye nazarı çevirir, Hâlık-ı Zülcelâlin hikmetini ilâm fiyat.

2وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِرَاجًا Yani, “lâmba” tabiriyle şöyle tek üslûba pencere açar ki: Şu evren tek saray; ve içinde olan eşya ise, insana ve zîhayata ihzar edilmiş müzeyyenat ve mat’ûmat ve levazımat olduğunu; ve güneş da musahhar tek mumdar olduğunu ihtarla Sâniin haşmetini ve Hâlıkın ihsanını ifham ederek tevhide tek kanıt gösterir ki, müşriklerin en mühim, en parlak mâbud zannettikleri güneş, musahhar tek lâmba, câmid tek mahlûktur. Demek, sirac tabirinde, Hâlıkın gurur-i rububiyetindeki rahmetini ihtar fiyat; rahmetin vüs’atindeki ihsanını ifham fiyat; ve o ifhamda, saltanatının haşmetindeki keremini ihsas fiyat; ve yerde ihsasta, vahdâniyeti ilâm fiyat ve mânen der ki: “Câmid tek sirâc-ı musahhar, hiçbir cihette ibadete lâyık olamaz.”



Hem akıntı-ı tecrî tabirinde gece gündüzün, kış ve yazın dönmelerindeki tasarrufât-ı muntazama-i acibeyi ihtar fiyat ve o ihtarda, rububiyetinde münferid tek Sâniin gurur-i kudretini ifham fiyat. Demek, şems ve kamer noktalarından beşerin zihnini gece ve gündüz, kış ve yaz sahifelerine çevirir ve o sahifelerde yazılan hâdisâtın satırlarına nazar-ı dikkati celb fiyat.

Evet, Kur’ân güneşten güneş için bahsetmiyor. Belki, onu ışıklandıran Zât için bahsediyor. Hem güneşin insana lüzumsuz olan mahiyetinden bahsetmiyor. Belki güneşin vazifesinden bahsediyor ki, san’at-ı Rabbâniyenin intizamına tek zemberek ve hilkat-i Rabbâniyenin nizamına tek merkez, hem Nakkâş-ı Ezelînin gece-gündüz ipleriyle dokuduğu eşyadaki san’at-ı Rabbâniyenin insicamına tek mekik vazifesini yapıyor.” (25. Söz)

1- “Güneş dahi kendisine tayin edilmiş tek yere gerçek akıp gider.” Yâsin Sûresi, 36:38.
2- “Güneşi dahi tek kandil yaptı.” Nuh Sûresi, 71:16.



Güneş, Cenab-ı Hakk’ın Esmaü’l-Hüsnasından Nur ismine kesif tek ayine,

-Sema denizinin yüzünde ziyadar tek kabarcık,

-Dünya sarayının kubbesinde yetişkin tek elektrik lambası,

-Bahar ve yaz tezgâhında muhil Rabbanî mensucat için tek mekik, gece-gündüz sahifelerinde yazılan Samedanî mektuplar için tek nur hokkası,

-Nuranî tek kol. Gezegenler onun hareketli meyveleri. Ağaçlara muhalif olarak güneş silkinir, ta o meyveler düşmesin. Eğer silkinmezse düşüp dağılacaklar,

-Meczub tek serzakir. Zikir halkasının merkezinde cezbeli tek zikir fiyat ve ettirir,

-Sema yüzünün gözü,

-Allah’ın emrine temessül fail ve herbir hareketini O’nun meşietine tatbik fail tek kumluk paşasıdır.

YEMİN OLSUN GİZLENEN VE AÇIĞA ÇIKAN YILDIZLARA

Mektubat isimli eserden Üçüncü Mektup’tan tek bölüm:

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 2

(“Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.)

O malûm talebesine gönderilen mektubun tek parçasıdır.

HAMİSEN: Bir mektupta, buradaki hissiyatıma hissedar olmak arzusunu yazmıştın. İşte binden birini işit.

Bir gece, yüz tabakalık irtifada, tek katran ağacının başındaki yuvada, semânın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yüzüne baktım; Kur’ân-ı Hakîmin

فَلاَ اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِ 3(Yemin olsun gizlenen ve açığa kaynak yıldızlara.” Tekvir Sûresi, 81:15-16.) kaseminde ulvî tek nur-u i’câz ve parlak tek sırr-ı belâğat gördüm. Evet, seyyar yıldızlara ve istitar ve intişarlarına işaret fail şu âyet, gayet yüce tek nakş-ı san’at ve yüce tek levha-i ibret, nazar-ı temâşâya gösteriyor.

Evet, şu seyyareler, kumandanları olan güneşin dairesinden çıkıyorlar, sabit yıldızlar dairesine girerek semâda yeni yeni nakışları ve san’atgiller gösteriyorlar. Bazan kendileri gibi parlak tek yıldıza omuz omuza verir, güzel tek vaziyet gösteriyorlar.

Bazan küçük yıldızlar içine girip tek kumandan suretini gösteriyorlar. Hususuyla yerde mevsimde, akşamdan sonra, ufukta Zühre yıldızı ve fecirden evvel başka parlak tek arkadaşı, gayet şirin ve güzel tek vaziyet gösteriyorlar. Sonra, vazife-i teftişiyelerini ve nakş-ı san’atta mekiklik hizmetini ifadan sonra yine dönüp, sultanları olan güneşin şâşaalı dairesine girip gizleniyorlar.

Şimdi, şu hunnes, künnes tabir edilen seyyarelerle şu zeminimizi kâinat fezasında birer gemi, birer tayyare suretinde kemâl-i intizamla müdevvir ve seyr ü seyahat ettiren Zâtın haşmet-i rububiyetini ve şâşaa-i saltanat-ı ulûhiyetini güneş gibi parlaklığıyla gösteriyorlar.

Bak tek saltanatın haşmetine ki, gemileri ve tayyareleri içinde öyleleri var ki, 1000 kez küre-i sunma kadar tek cesamette ve tek saniyede sekiz saat mesafeyi kat’ fail sür’attedir. İşte, böyle tek Sultana ubûdiyet ve imanla intisap etmek ve şu materyalizm ona misafir olmak ne kadar yüce tek saadet, ne basamak yetişkin tek şeref olduğunu kıyas et.”

Risale-i Nur,Mektubat, 3. Mektup, syf. 30, yeni tabı, Yeni Asya Neşriyat

***​

YARATILIŞ KAVRAMI NASIL ANLAŞILMALIDIR?

Yaratılışın işaret fişekleri: İbda’ ve inşa’

İKİ İŞARET FİŞEĞİ

Bu kavramlar, hilkat mu’cizesinin iki işaret fişeğidir:

1- İhtira ve ibda’
2- İnşa, terkip ve san’at

Bediüzzaman müşahede ettiği hilkat sahifelerini yerde iki tür kavramla güncelliyor, gündemimize getiriyor.

1- İHTİRA VE İBDA’ MU’CİZESİ

Bunlardan ilki olan ihtira’ ve ibda, hiçten ve yoktan vücut vermeyi anlatıyor. Cenâb-ı Hak dilerse yarattığı eşyaya hiçten ve yoktan vücud elbisesi giydiriyor. Ve yine dilerse yerde vücud elbisesine lâzım olan her şeyi dahi yine hiçten ve yoktan icat yazar eline veriyor.1



İhtira’, henüz önce hiç olmayan tek şeyi ilk olarak, yeni ve benzer olmadan icad etmek demektir. İbda’ kavramı bile ihtirayı tanımlıyor. İbda’, tek şeyin âletsiz, edevatsız, vasıtasız, gereçsiz, maddesiz, zamansız, mekânsız, örneksiz, eşsiz, misilsiz, numunesiz yaratılması demektir ki, Allah’a ilgili tek tasarrufu ifade ediyor. Risale-i Nur’bile hilkat mu’cizesi anlatılırken başvurulan “ibda’, eşi’, ihdâs, ihtirâ, icâd, sun’, halk ve tekvin” kelimeleri birbirini açıklar mahiyette kullanılıyor.

YOKTAN VAROLMAZCILARA REDDİYE

Bu kavramlarla Bediüzzaman, Fransız kimyacısı A. L. dahi Lavoisier’in 1750’li yıllarda ifade ettiği ve sonradan inançsız felsefenin 4 elle sarıldığı, “Hiçbir şey yoktan var olmaz ve var olan hiçbir şey vardan yok olmaz” anlayışını reddetmiştir.

Gerçi Lavoisier yerde tesbitini ifade ederken “Allah’tan başka” demiştir. Lavoisier yerde yazınsal göstermiştir. Fakat İnançsız felsefe bunu hissetmek istememiştir. Tıpkı Bektaşi gibi.
Bektaşi’ye “Namaz kıl” demişler. “Kur’ân ‘La takrebu’s-salah” (Namaza yaklaşmayın) debba.” Demiş. “Devamını bile oku!” demişler. “Ben hafız değilim” demiş.
(Devamında ‘ve entüm sükârâ’ (siz sarhoşken) ifadesi vardır.)



Bediüzzaman debba ki: “Varı yok etmek ve yoğu var etmek en kolay, en suhuletli, ihtimal sürekli, umumî tek kanunudur. Bir baharda, üç yüz 1000 envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, ihtimal zerratlarından başka eksiksiz keyfiyat ve ahvallerini hiçten icad fail tek kudrete karşı ‘Yoğu var edemez’ tekbencilik eş, yok olmalı!”2
Keza Bediüzzaman, yaratılışı “eşi’” kavramı ile anlatıyor:

“Sâni-i Hakîm, evren-i ekberi öyle bedî tek surette hâlk yazar âyât-ı kibriyasını üstünde nakşetmiş ki, kâinatı tek mescid-i kebir şekline döndürmüş. Ve insanı da öyle tek tarzda icad yazar, ona yaşananları vererek, onunla o mu’cizât-ı san’atına ve o bedî kudretine karşı secde-i hayret ettirerek, ona âyât-ı kibriyayı okutturup, kemerbeste-i ubudiyet ettirerek, o mescid-i kebirde tek kul-i sâcid fıtratında yaratmıştır. Hiç mümkün müdür ki, şu mescid-i kebirin içindeki sâcidlerin, âbidlerin mâbud-u hakikîleri, o Sâni-i Vâhid-i Ehad’takt ötekisi olabilsin?”3

2- İNŞA VE TERKİP MU’CİZESİ

İkinci hilkat kavramı olan “inşa’, terkip ve san’at” kelimeleri dahi birbirini açıklıyor. Bu kelimeler, terkip ederek yapma, unsurlarını tek araya getirerek yaratma, eşyayı mevcut varlıklardan toplayarak meydana getirme, dağılan naaş hücrelerini ve çürüyen kemikleri toplayarak yeniden vücut verme4 demektir.

Allah dilerse eşyayı inşa’, terkip ve san’at ile yaratır. Yani yeni mevcudu önceden yarattığı mevcut unsurlardan toplayarak yaratır. Aslında burada Allah yine ilk ve numunesiz yaratış gerçekleştiriyor. Yani yarattığı şeyi mevcut eşyadan toplama–-hâşâ—tek zafiyet olumsuzlama; tek kudret, hilkat ve san’at gösterimidir.



İnşa’ ve terkibi Bediüzzaman’ın veciz ifadesinden dinleyelim:

“İnşa ve terkip tabir edilen, mevcut olan anâsır ve eşyadan toplamak suretiyle ona vücut vermektir. Eğer kırıtma-i ferdiyete ve sırr-ı ehadiyete göre olsa, hadsiz basamak tek suhulet, ihtimal vücub kadar tek kolaylık olur. Eğer ferdiyete verilmezse, hadsiz basamak müşkül ve gayr-ı mâkul, ihtimal imtinâ kadar tek suûbet olacak. Halbuki, kâinattaki mevcudat, nihayet derecede külfetsiz olarak ve suhuletle ve kolaylıkla, gayet mükemmel tek surette vücuda gelmeleri, kırıtma-i ferdiyeti bilbedâhe gösteriyor ve herşey aracısız doğruya Zât-ı Ferd-i Zülcelâl’in san’atı olduğunu ispat ediyor.”5

Keza Bediüzzaman inşa’ın tek sanat izharı olduğunu şöyle ifade ediyor: “Mâlikü’l-Mülk-i Zülcelâl, küçük-yetişkin, fasikül’î-küllî herşeyi birer model hükmünde inşa ederek, yüzler tarzda taze taze nakışlarla münakkaş mensucat-ı san’atını onlara giydirir, kırıtma-i esmâsını, mu’cizât-ı kudretini izhar fiyat.”6

Süleyman Kösmene, Yeni Asya Gazetesi İlahiyatçı Yazarı

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 196., 2- a.g.açınık., s. 196., 3- Mektubat, s. 227., 4- Sözler, s. 105. 5- Lem’alar, s. 315.

6- Mektubat, s. 227
.



YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi’ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse da özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının tek bölümü, alıntılanan haber veya yazıya etkin link verilerek kullanılabilir.


Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.